EŞİK Platformu: 10. Yargı Paketi yasa değil, buyruk

Elif Turgut
[email protected]
10. Yargı Paketi olarak anılan “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM Adalet Komisyonu’ndan jet hızıyla geçti. Toplam 30 maddeden oluşan ve 10 ayrı yasada değişiklik öngören teklifin komisyon görüşmeleri 31 Mayıs Cumartesi günü başlayıp 1 Haziran Pazar günü sabaha karşı tamamlandı. Görüşmeler 15 saat sürdü. 3 Haziran gecesi ise teklif TBMM Genel Kurulu’na sunuldu.
Teklife dair açıklama yapan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), yasa teklifinin ceza adaleti sistemini daha da çarpıttığını, çocuk haklarını ihlal ettiğini ve ifade özgürlüğünü hedef aldığını belirterek kamuoyunu uyardı.
EŞİK, teklifin Anayasa’ya aykırı düzenlemeler içerdiğini ve kamuoyuna “reform” adı altında sunulmasının gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Açıklamada, “Yargının siyasallaştığı, toplumsal muhalefetin kriminalize edildiği, kadınların ve hak savunucularının baskı altında olduğu bir ortamda bu paketin amacı, hukuk güvenliğini daha da zayıflatmaktır” denildi.
“Kadınlara ve çocuklara adalet değil, daha fazla ayrımcılık geliyor”
EŞİK’in açıklamasında, paketin özellikle kadınlar, LGBTİ’ler, çocuklar ve azınlıklar açısından tehlikeler barındırdığı vurgulandı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışla derinleşen şiddet iklimine karşı bu paketin herhangi bir çözüm sunmadığı gibi, kadınların ve çocukların adalet sisteminde karşılaştıkları ayrımcılığı giderici bir düzenleme de getirmediği belirtildi.
“Ceza adaleti değil, çelişkiler yumağı”
Teklifte Türk Ceza Kanunu’nun birçok maddesinde (suça teşebbüs, kasten yaralama, tehdit, genel güvenliği tehlikeye sokma gibi) ceza artırımı öngörülürken, infaz yasasında yapılan değişikliklerle açık cezaevine ayrılma koşulları esnetiliyor, denetimli serbestlik süresi uzatılıyor, izinli sayılma halleri genişletiliyor.
EŞİK’e göre bu durum, ceza adaleti sisteminde ciddi çelişkiler yaratıyor: “10 yıl ceza alan birinin yalnızca iki yıl kapalı cezaevinde kalması, topluma kazandırma süreci olmadan salıverilmesi cezasızlık politikasının devamı niteliğindedir. Bu, mağdurların adalete olan inancını sarsar; suçun karşılığının olmadığı algısını pekiştirir.”
“Çocuk hakları açıkça ihlal ediliyor”
Pakette çocukların eğitim evleri yerine doğrudan kapalı cezaevine gönderilmesine imkân tanıyan düzenlemeler de eleştirildi. EŞİK, “Çocuğun üstün yararı yalnızca bir kelime öbeği değil, evrensel bir ilkedir. Bu ilkenin hiçe sayıldığı her adım, çocukların geleceğini karartır” dedi.
“İfade özgürlüğü yine hedefte”
Pakette internet yayınları ve sosyal medya ile ilgili düzenlemeler de yer alıyor. EŞİK’e göre, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği bazı maddeler yeniden yasa metnine dahil ediliyor ve yeni sansür uygulamalarının önü açılıyor. BTK Başkanı’na mahkeme kararı olmadan içerik kaldırma yetkisi verilmek istenirken, sosyal medya bant daraltmalarıyla ifade özgürlüğü daha da kısıtlanacak.
“Muhalefet bu düzende yasa değil, buyruk geçtiğini artık kabul etmeli”
EŞİK, muhalefet partilerinin süreçteki yetersiz ve edilgen tavrını da eleştirdi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Muhalefet çoğu zaman teknik tartışmalara sıkışıyor ya da sessiz kalıyor. Meşruiyetini yitirmiş bir iktidarın Meclis çoğunluğunu kullanarak ülkenin yasal düzenini altüst etmesine aracı olunmamalı. İktidarın halktan kaçırdığı yasama süreçlerine katılmak artık açıkça reddedilmelidir.”
“Toplumu ve muhalefeti haklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz”
Son olarak EŞİK, tüm toplumu ve muhalefet partilerini, bu paketin ardındaki niyetleri sorgulamaya ve temel hak ve özgürlüklere daha güçlü sahip çıkmaya çağırdı:
“Yargı reformu, adalete erişimi kolaylaştırmak, yargı bağımsızlığını sağlamak ve demokrasiyi içselleştirmekle mümkündür. Bu paket, reform değil, hak gaspıdır. Bunlar yasa değil, buyruk! Kendileri çalıp kendileri oylasınlar!”