The Ritus Hotel Istanbul Sultanahmet: Tarihin kalbinde modern bir ritüel

Hilton’un Türkiye’deki ilk Tapestry Collection oteli olan The Ritus Hotel, Sultanahmet’in kalbinde İstanbul’un tarihini çağdaş bir konaklama deneyimine dönüştürüyor. Roma’dan Osmanlı’ya uzanan kültürel katmanları modern detaylarla harmanlıyor. Karşılama töreninden kahvaltı sofralarına kadar tüm deneyim, ince düşünülmüş jestlerle şekilleniyor.
Özlem Kapar
Hilton’un Türkiye’deki ilk Tapestry Collection by Hilton markalı oteli olan The Ritus Hotel Istanbul Sultanahmet, İstanbul’un ruhunu ve çok katmanlı tarihini çağdaş konforla buluşturuyor.
Tarihi yarımadanın kalbinde, Hipodrom Meydanı’na komşu konumda yer alan otel, “ritüel” anlamına gelen Ritus ismiyle geçmişin izlerini bugünün detaylarıyla birleştiren özel bir deneyim vadediyor. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin izlerini taşıyan bu semtte konumlanan otel; 44 odası, şık lobi barı, gün boyu hizmet veren restoranı ve özenle kurgulanmış mimarisiyle sadece bir konaklama noktası değil, duyulara hitap eden bir keşif alanı.
Şef İsa Özdemir ile Ritus mutfağı
Otelin mutfağı ise bu kültürel derinliği gastronomik bir anlatıya dönüştürüyor. Mutfak Şefi İsa Özdemir liderliğinde hazırlanan menü, geleneksel Türk mutfağının karakteristik tatlarını modern pişirme teknikleri ve görsel sunumla yeniden yorumluyor. 30 yıla yaklaşan deneyimiyle uluslararası otel zincirlerinde mutfak liderliği yapmış Şef Özdemir, menüsünü “hem tanıdık, hem keşfedilmeye değer bir hikaye” olarak tanımlıyor.
Başlangıçlardan tatlılara kadar geniş bir lezzet yelpazesi sunan menüde; fıstıklı kabak bayıldı, enginar ve kuşkonmazdan oluşan zeytinyağlı trio, kişnişli somon tartar ve isli ahtapot gibi imza lezzetler öne çıkıyor. Ana yemeklerde ise ‘Ritus Signature’ dana bonfile, dut pekmezli arpacık soğan eşliğinde geleneksel ile moderni buluşturuyor.
Kuzu incik konfi ve nohutlu keşkeğin birlikteliği, hem teknik ustalık hem de kültürel göndermeleriyle dikkat çekici bir örnek. Deniz ürünleri sevenler içinse parmesan kaplamalı levrek veya narenciye marineli somon, tazelik ve rafinelik sunuyor.
Tatlılarda ise Türk mutfağının klasiklerine çağdaş bir yorum getiriliyor. Çıtır hibiskus muhallebi, zerdeçal ve damla sakızı gibi aromatik notalarıyla alışılmışın dışında bir tatlı deneyimi yaşatıyor. Lotus’lu Sebastian cheesecake veya çikolatalı irmik helvası da menünün nostaljiyle geleceği buluşturan tatlarından.
Roma döneminden ilham alan kahvaltı
Şef İsa Özdemir şunları söylüyor: “Kahvaltımızda, Roma İmparatorluğu dönemine uzanan bir geleneği yaşatıyoruz. Antik Roma’da, zaferler, mevsim değişimleri ve iyi hasat dönemleri, Hipodrom Meydanı’nda halkın bir araya geldiği coşkulu kutlamalarla taçlandırılırdı. Bu kutlamalarda halka zeytinli ekmek ve ballı ekmek ikram edilirdi. Biz de bu geleneği modern bir dokunuşla misafirlerimize taşıyor, kahvaltıda zeytinli ekmek ve ballı ekmek ikram ederek yeni bir günün heyecanını ve bereketini onlarla paylaşıyoruz.”
Her güne bir ritüel
The Ritus Hotel’de yemek, yalnızca bir fiziksel ihtiyaç değil; geçmişle bugünü birleştiren bir ritüel. Şef Özdemir’in öncülüğünde oluşturulan bu yaklaşım, kahvaltıdan akşam yemeğine kadar her sunumda hissediliyor.
Misafirlerin karşılanma anından itibaren detaylara verilen önem dikkat çekici. Su veya Türk kahvesiyle başlayan karşılama töreninde, ikramın içeceğe göre şekillenmesi bile bu anlayışın zarif bir yansıması. Aç olduğunu düşünenlere tuzlu, tok olduğunu varsaydığına tatlı ikram eden bu küçük jestler, Türk misafirperverliğini modern bir zarafetle taşıyor.
En dikkat çekici sunumlardan biri ise Hipodrom’daki zafer törenlerinden ilhamla oluşturulan, tereyağı ve balla servis edilen sıcak zeytinli ekmek. Bu simgesel lezzet, Roma dönemine uzanan kutlama geleneklerini kahvaltı sofralarına taşıyor.
Yakın gelecekte kahvaltı menüsüne eklenecek olan sushi seçenekleri ile de Ritus, gastronomi anlayışını sadece gelenekle değil, dünya mutfaklarıyla da beslemeyi sürdürüyor.
Sanatla harmanlanmış bir konaklama
The Ritus Hotel’in gastronomik vizyonu, sanatla da destekleniyor. Otelin çeşitli alanlarında yer alan, ressam İsmail Acar’ın Osmanlı temalı eserleri, sadece görsel bir zenginlik sunmakla kalmıyor; misafirlere İstanbul’un geçmişine dair bir anlatı da sunuyor. Acar’ın çağdaş bakış açısıyla yeniden yorumladığı okçuluk törenleri, saray mutfağı ya da sultanın ziyafeti gibi temalar, otelin zamanlar arası bir bağ kurma misyonuyla bütünleşiyor.